1 Ekim 2011 Cumartesi

Oh Yeah Man

Yasaklı kelime içerir…
Şu aralar sürekli iki erkeğin aşkını yazıyorum,yakında takipçi sayım yarıya düşecek diye korkuyorum açıkçası.Ama boşuna yeni bannerde ”salak ergenin sayfası” yazmıyor,ki aslında salak değilim de ergenlik bakanlığı (T.C A.M.K) zekamı yarıya indirip o tarafı bebek yapma eyleminin detaylarıyla doldurma kararı aldığından ciddi kayba uğradım.

Bu sıralar hakkında en çok düşündüğüm şeyler; Die Antwoord isimli rap grubu,eskiye dair her şey(Hande Yener’in Sen Yoluna Ben Yoluma isimli ibretlik eserini arşivime katmayı düşünüyorum,o derece),Hürriyet’in bütün ana sayfa güzellerine koyan travesti(kime göre,neye göre) Mehtap ve onu benimle tanıştırdığı için bir anda ultra gereksizlikten ultra süperliğe çıkan ”yazar” Ayşe Arman(borderline kafası,yazının adını boşuna oh yeah man koymadık),provalar başladığı için Eurovision,Boşbakan Tayyip ve doğayı zkecek yeni çılgın projesi,buna bağlı olarak Tayyip’in kafasının içindeki düşünceler.Bunu düşününce de aklıma köşkün pisliğinden şikayet eden çiçeği burnunda förstleydi Hayrünnisa ve halıda don+atletle kayıp dolapta ta tang olduğunu haykıran süper pirezidente Abdullah aklıma geldi.Bak yine eskiden.Bunu da düşünmek aklıma benim de bir çılgın projem olduğunu getirdi.Gerçi bunu yıllar sonra patlatıp milyarlar kazanmam lazım ama olsun,nasıl olsa kimse okumuyo.
Bu çılgın proje dediğim,bir dizi projesi.Sex And The City’nin tam anlamıyla(o zamanında yapılan saçma ötesi ”yiirmi dokuz otuz” diye jeneriği olan dizi gibi değil) Türk versiyonu.İsmi Türban and the City,karakterleri ise Kübra Eğitim Kurumları’ndan Amerika seyahati kazanan dört akıllı,namuslu ve tabi ki türbanlı üç Türk kızı olan Tayyibe,Güllü,Aliye ve onlara oralarda ablalık yapacak olan Fettoş.Hatta size sadece hormondan ibaret olmadığımı göstermek için bir bölüm özeti bile yazabilirim:

Tayyibe ve Güllü New York’un alacalı bulacalı sokaklarında yürürken kendilerini kaybetmişlerdi,Fettoş ablalarına cemaatin cafesinde buluşmaya söz vermişlerdi ancak Central Park’ta feysbuk fotoğrafı çekinip öyle gidelim derken bir anda kaybolmuşlardı.Güllü ”birinden yardım isteyelim,kaybolduk burda!” demiş,Tayyibe de ”Ama İngilizce bilmiyom ki ben,van münüt fak yu yu luk so firenç yaaane filan desem anlarlar mı?” diye cevabını vermişti.Bunun üzerine Güllü Twitter’deki Amerikalı arkadaşı Obama’dan yardım istemiş,Obama da ona adresi vermişti,ancak bu adres cafeye değil Obama’nın evine gidiyordu.Bu sırada Aliye hayatının erkeği George ile tanışmıştı,çok mutaassıp bir adamdı,onunla beraber onun istediği her şeyi yapıyor ancak ona asılmıyordu.Havalarda uçuyordu Aliye,annesine damadı bulduğunu söylemişti bile,karşıdaki büfeden bir Brides aldı ve George’un yanına gitti.Tam Aliye George’a evlilik hayallerinden sözedecekken George’un yanına bir adam geldi ve onu öptü.Aliye dona kaldı? İki erkek!? Nasıl?! Olamazdı bu?! Göz yaşları içinde alanı terketti ve eğer bir gün förstleydi olursa bütün eşcinselleri hasta ilan edip kocasına onlar için özel hastahaneler kurdurtmayı rica edeceğini söyledi kendi kendine.Bu sırada Fettoş bir saattir gelmeyen kızları beklemekten çıldırıyordu.Sonunda iki deli kız Tayyibe ve Güllü gelmişti ancak ters giden bir şey vardı,bahar rüzgarında uçuşan eşarpları bu sefer uçuşmadı,yüzlerindeki nur solup gitmişti…Fettoş ”Selamünaleyküm kızlaaar” dedikten sonra ne olduğunu sordu direkt,kızlar birbirine bakıp ağlamaya başladı…Acaba ne olmuştu? Gelecek bölümde,BSG TV’DE! SAKIN KAÇIRMAYIN! KAÇIRMAYIN LAN! VAN MÜNÜT!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

1 Ekim 2011 Cumartesi

Oh Yeah Man

Yasaklı kelime içerir…
Şu aralar sürekli iki erkeğin aşkını yazıyorum,yakında takipçi sayım yarıya düşecek diye korkuyorum açıkçası.Ama boşuna yeni bannerde ”salak ergenin sayfası” yazmıyor,ki aslında salak değilim de ergenlik bakanlığı (T.C A.M.K) zekamı yarıya indirip o tarafı bebek yapma eyleminin detaylarıyla doldurma kararı aldığından ciddi kayba uğradım.

Bu sıralar hakkında en çok düşündüğüm şeyler; Die Antwoord isimli rap grubu,eskiye dair her şey(Hande Yener’in Sen Yoluna Ben Yoluma isimli ibretlik eserini arşivime katmayı düşünüyorum,o derece),Hürriyet’in bütün ana sayfa güzellerine koyan travesti(kime göre,neye göre) Mehtap ve onu benimle tanıştırdığı için bir anda ultra gereksizlikten ultra süperliğe çıkan ”yazar” Ayşe Arman(borderline kafası,yazının adını boşuna oh yeah man koymadık),provalar başladığı için Eurovision,Boşbakan Tayyip ve doğayı zkecek yeni çılgın projesi,buna bağlı olarak Tayyip’in kafasının içindeki düşünceler.Bunu düşününce de aklıma köşkün pisliğinden şikayet eden çiçeği burnunda förstleydi Hayrünnisa ve halıda don+atletle kayıp dolapta ta tang olduğunu haykıran süper pirezidente Abdullah aklıma geldi.Bak yine eskiden.Bunu da düşünmek aklıma benim de bir çılgın projem olduğunu getirdi.Gerçi bunu yıllar sonra patlatıp milyarlar kazanmam lazım ama olsun,nasıl olsa kimse okumuyo.
Bu çılgın proje dediğim,bir dizi projesi.Sex And The City’nin tam anlamıyla(o zamanında yapılan saçma ötesi ”yiirmi dokuz otuz” diye jeneriği olan dizi gibi değil) Türk versiyonu.İsmi Türban and the City,karakterleri ise Kübra Eğitim Kurumları’ndan Amerika seyahati kazanan dört akıllı,namuslu ve tabi ki türbanlı üç Türk kızı olan Tayyibe,Güllü,Aliye ve onlara oralarda ablalık yapacak olan Fettoş.Hatta size sadece hormondan ibaret olmadığımı göstermek için bir bölüm özeti bile yazabilirim:

Tayyibe ve Güllü New York’un alacalı bulacalı sokaklarında yürürken kendilerini kaybetmişlerdi,Fettoş ablalarına cemaatin cafesinde buluşmaya söz vermişlerdi ancak Central Park’ta feysbuk fotoğrafı çekinip öyle gidelim derken bir anda kaybolmuşlardı.Güllü ”birinden yardım isteyelim,kaybolduk burda!” demiş,Tayyibe de ”Ama İngilizce bilmiyom ki ben,van münüt fak yu yu luk so firenç yaaane filan desem anlarlar mı?” diye cevabını vermişti.Bunun üzerine Güllü Twitter’deki Amerikalı arkadaşı Obama’dan yardım istemiş,Obama da ona adresi vermişti,ancak bu adres cafeye değil Obama’nın evine gidiyordu.Bu sırada Aliye hayatının erkeği George ile tanışmıştı,çok mutaassıp bir adamdı,onunla beraber onun istediği her şeyi yapıyor ancak ona asılmıyordu.Havalarda uçuyordu Aliye,annesine damadı bulduğunu söylemişti bile,karşıdaki büfeden bir Brides aldı ve George’un yanına gitti.Tam Aliye George’a evlilik hayallerinden sözedecekken George’un yanına bir adam geldi ve onu öptü.Aliye dona kaldı? İki erkek!? Nasıl?! Olamazdı bu?! Göz yaşları içinde alanı terketti ve eğer bir gün förstleydi olursa bütün eşcinselleri hasta ilan edip kocasına onlar için özel hastahaneler kurdurtmayı rica edeceğini söyledi kendi kendine.Bu sırada Fettoş bir saattir gelmeyen kızları beklemekten çıldırıyordu.Sonunda iki deli kız Tayyibe ve Güllü gelmişti ancak ters giden bir şey vardı,bahar rüzgarında uçuşan eşarpları bu sefer uçuşmadı,yüzlerindeki nur solup gitmişti…Fettoş ”Selamünaleyküm kızlaaar” dedikten sonra ne olduğunu sordu direkt,kızlar birbirine bakıp ağlamaya başladı…Acaba ne olmuştu? Gelecek bölümde,BSG TV’DE! SAKIN KAÇIRMAYIN! KAÇIRMAYIN LAN! VAN MÜNÜT!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder