13 Kasım 2011 Pazar

Queerest of the Queer*

*:Başlık buradan geliyor.
Yine Deniz'in evindeyim.Bu sefer sadece ikimiz değiliz.Colin de var,şu en iyi arkadaş hani.Belki de kafam yeterince karışıkken bir daha o eve gitmemeliydim ama çok sıkıldım artık.Annemden ve beş kızkardeşimden,okuldaki salaklardan,bir halt bilmeden yargılayan öğretmenlerden.Olgun bir şekilde değil ama,sıkıldım rutinimden.Colin'le Deniz sürekli konuşuyorlar,eskilerden sözediyorlar ve gülümsüyorlar.Ve ben kıskançlıktan ölüyorum çünkü aralarındaki ilişki aşktan,seksten daha öte bir şey.Birbirlerine aitler,bunu bakışlarından anlamak mümkün.İlkokul öğretmeninin sıra dayaklarını anlatırken bile gözleri parlıyor.Çok sakat bir durum gibi gözükse de,bir fırsat bu.Bakalım hala düşünce okuyabiliyor muyum...
-odaklan,odaklan,odaklan,odaklan...-
''Bizimle dalga geçen herkesi yeniden yerin dibine batırdığımız için çok mutluyum.Anılarımız berbattı aslında,ama onu harika kılan ikimizdik.Sensiz bir ömür düşünemiyorum Col...''
Tamam,yanlış frekans.Ben buradan uzaklaşayım.
''I missed him so much.Missed his big blue eyes and silk-like hair.Smelling his heaven-likeness,touching his fingers again...Look at that loverboy,totally looks like me.I bet he's looking for me in every lover inside.We were only best friends but now,we will be much much more than that.''
Klişeye gel.Şirret arkadaş sevimli küçük erkek arkadaşa karşı.Neyse ki çok kalmayacak,yani Brezilya dizilerindeki karılar gibi davranmaya gerek yok.Karşıdan onları izlemeye devam edeceğim.Nasıl olsa arada Deniz'le bakışıyoruz.
''İçiyor musun?''
''Ne?''
''Sigara dedim,içiyor musun?''
''Ver bir tane.''
Arada sigara da içerim ben.Tescilli liseliyim yani.Sigaradan bir fırt çekiyorum ve daha...farklı hissediyorum.Uykum geliyor ama gözlerim kapanmıyor.Olduğum yerde yayılıyorum.Bir dakika...
''Esrar mı lan bu?''
''Evet,ben normal sigara içer miyim sence?''
''Ne bileyim...''
''Sen de haklısın ya,tanışalı bir hafta oldu,o kadar hızlı gitmişiz ki.Gel şöyle.''
Başım giderek ağırlaşıyor.Neyse ki onun dizlerinde.Bir kedi gibi mırlıyorum ve elimle belini okşuyorum.O da başımı okşuyor,Colin de arada bana bakıyor.Ve konuşmaya devam ediyorlar.Colin annesi ve babasının ayrılışını anlatıyor.Annesiyle en yakın otele gidişlerini.Annesi odada ağlarken onun pencerenin önünde yağmur damlalarına bakışını.Ben de annem ikinci kocasından boşandığında duruşma yapılırken adalet sarayında bir yerlerde yağmur damlalarını izleyişimi anımsıyorum.Ve hepimiz aslında bayağı boktan olan çocukluklarımızı hatırlayarak içiyoruz.
Deniz mutfağa gidiyor,biraz sonra geri dönüyor.Bira kalmamış,gidip alacak.Colin'le yalnızız,ben hala uzanmış duruyorum.Her nefeste biraz daha uyku moduna geçiyorum.Colin başımı okşuyor,sanki bana...yavşıyor?! İyice kadınlaşıyorum abi,otobüste ona bakan herif hakkında ''beni beğendi zaa'' diye düşünen kezbanlar gibi oldum şimdi de.Ama cidden...herif üstümde.Yüzünde aşırı yavşak bir ifade,dilinde Garbage'ın bir şarkısı:
''The queerest of the queer
The strangest of the strange
The coldest of the cool
The lamest of the lame
The numbest of the dumb...''
Tişörtümün içinden kaburgalarımı ve göğsümü okşuyor....Ona karşı koymaya çalışıyorum.Şimdi de Fatmacenk oldum.
''Dude...leave me alone...i don't want it...you're raping me...''
''I hate to see you heeeeree...Oh so you're so in love with Denise,even you can't stand a touch.But my love is bigger than yours,so you should stand.''
Sesi normalden de inceydi,tıslıyordu.Seksi bir tıslama ama.Ona pek de güçlü olmayan bir yumruk atıyorum,ellerimi daha fazla sıkıyor ve birbirine kavuşturuyor,biraz bekliyor ve ben ''leave me alone biiiitch'' diye bağırırken boynumu yalamaya başlıyor,ayaklarımla tekme atmaya çalışıyorum ama nafile.Adam benden daha uzun,daha kaslı ve artık adım Fatmacenk.Anahtarların kapıya girişi duyuluyor,Colin beni yalamaya devam ediyor,tişörtüm neredeyse inik ve bağırmaya devam ediyorum.Deniz kapıdan içeri giriyor ve halimizi görüyor.
Colin gülerek ona doğru bakıyor.''Ooops.Sorry.'' diyor sadece.Ben ise küfürler savuruyorum.Deniz mükemmel gülümsemelerinden birini atıyor ve ''Damn Cole,we agreed about boyfriends.You can't have mine and i can't have yours.But i can understand,he's soo fuckin'sexy.'' diyor.
Colin de ''Yes,he is.'' diye karşılık veriyor ve üstümden kalkıyor.Deniz ''We should talk.'' diyor ve mutfakta biraları buzdolabına koyarken konuşuyoruz.
''Bunu daha önceki erkek arkadaşıma da yaptı.Söz vermişti ama...niye neden yaptığını anlamadım.''
''Manyağın teki herhalde.''
''Hem de önde gideni.LSD bağımlısı,esrar da içiyor.Bir de içki tabii ki.40'larında ölmeyi hayal ediyor.Büyük bir olasılıkla da,gidici zaten.Kendine zarar vermeye bayılıyor,kafası kayık.''
''Vay,sana bakınca insan daha normal birilerini bekliyor.''
Bana daha da yaklaştı ve şöyle dedi,daha doğrusu fısıldadı:
''Benim hakkımda hiç bir şey bilmiyorsun.Muhtemelen gördüğün en tuhaf insanım ben.Bu durulmuş halim.Senin yaşındayken...ben de kırklarımda öleceğimi sanırdım.''
Sigarasından bir nefes çekti.Bana baktı ve gülümsedi.Sonra sarıldık.Saate baktım.
00:31
Hassiktir,yatmam lazım.Yarın okulu asamam.
''Yatağıma git.Colin'le biraz uğraştıktan sonra ben de geleceğim.''
İyi geceler öpücüğü veriyor ve beni yatağa yolluyor.Rüyamda,duşa girdiğimi ve sonra öldüresiye dövülmüş bir halde yanıma geldiğini görüyorum.Sabahın altısında alarm çalıyor.Onun sıcaklığına doyamıyorum,kalkmak istemiyorum.Ama kalkmak zorundayım.Çünkü kusacağım.Esrar çok pis bir şeeeey,kötü bir şeeeey....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

13 Kasım 2011 Pazar

Queerest of the Queer*

*:Başlık buradan geliyor.
Yine Deniz'in evindeyim.Bu sefer sadece ikimiz değiliz.Colin de var,şu en iyi arkadaş hani.Belki de kafam yeterince karışıkken bir daha o eve gitmemeliydim ama çok sıkıldım artık.Annemden ve beş kızkardeşimden,okuldaki salaklardan,bir halt bilmeden yargılayan öğretmenlerden.Olgun bir şekilde değil ama,sıkıldım rutinimden.Colin'le Deniz sürekli konuşuyorlar,eskilerden sözediyorlar ve gülümsüyorlar.Ve ben kıskançlıktan ölüyorum çünkü aralarındaki ilişki aşktan,seksten daha öte bir şey.Birbirlerine aitler,bunu bakışlarından anlamak mümkün.İlkokul öğretmeninin sıra dayaklarını anlatırken bile gözleri parlıyor.Çok sakat bir durum gibi gözükse de,bir fırsat bu.Bakalım hala düşünce okuyabiliyor muyum...
-odaklan,odaklan,odaklan,odaklan...-
''Bizimle dalga geçen herkesi yeniden yerin dibine batırdığımız için çok mutluyum.Anılarımız berbattı aslında,ama onu harika kılan ikimizdik.Sensiz bir ömür düşünemiyorum Col...''
Tamam,yanlış frekans.Ben buradan uzaklaşayım.
''I missed him so much.Missed his big blue eyes and silk-like hair.Smelling his heaven-likeness,touching his fingers again...Look at that loverboy,totally looks like me.I bet he's looking for me in every lover inside.We were only best friends but now,we will be much much more than that.''
Klişeye gel.Şirret arkadaş sevimli küçük erkek arkadaşa karşı.Neyse ki çok kalmayacak,yani Brezilya dizilerindeki karılar gibi davranmaya gerek yok.Karşıdan onları izlemeye devam edeceğim.Nasıl olsa arada Deniz'le bakışıyoruz.
''İçiyor musun?''
''Ne?''
''Sigara dedim,içiyor musun?''
''Ver bir tane.''
Arada sigara da içerim ben.Tescilli liseliyim yani.Sigaradan bir fırt çekiyorum ve daha...farklı hissediyorum.Uykum geliyor ama gözlerim kapanmıyor.Olduğum yerde yayılıyorum.Bir dakika...
''Esrar mı lan bu?''
''Evet,ben normal sigara içer miyim sence?''
''Ne bileyim...''
''Sen de haklısın ya,tanışalı bir hafta oldu,o kadar hızlı gitmişiz ki.Gel şöyle.''
Başım giderek ağırlaşıyor.Neyse ki onun dizlerinde.Bir kedi gibi mırlıyorum ve elimle belini okşuyorum.O da başımı okşuyor,Colin de arada bana bakıyor.Ve konuşmaya devam ediyorlar.Colin annesi ve babasının ayrılışını anlatıyor.Annesiyle en yakın otele gidişlerini.Annesi odada ağlarken onun pencerenin önünde yağmur damlalarına bakışını.Ben de annem ikinci kocasından boşandığında duruşma yapılırken adalet sarayında bir yerlerde yağmur damlalarını izleyişimi anımsıyorum.Ve hepimiz aslında bayağı boktan olan çocukluklarımızı hatırlayarak içiyoruz.
Deniz mutfağa gidiyor,biraz sonra geri dönüyor.Bira kalmamış,gidip alacak.Colin'le yalnızız,ben hala uzanmış duruyorum.Her nefeste biraz daha uyku moduna geçiyorum.Colin başımı okşuyor,sanki bana...yavşıyor?! İyice kadınlaşıyorum abi,otobüste ona bakan herif hakkında ''beni beğendi zaa'' diye düşünen kezbanlar gibi oldum şimdi de.Ama cidden...herif üstümde.Yüzünde aşırı yavşak bir ifade,dilinde Garbage'ın bir şarkısı:
''The queerest of the queer
The strangest of the strange
The coldest of the cool
The lamest of the lame
The numbest of the dumb...''
Tişörtümün içinden kaburgalarımı ve göğsümü okşuyor....Ona karşı koymaya çalışıyorum.Şimdi de Fatmacenk oldum.
''Dude...leave me alone...i don't want it...you're raping me...''
''I hate to see you heeeeree...Oh so you're so in love with Denise,even you can't stand a touch.But my love is bigger than yours,so you should stand.''
Sesi normalden de inceydi,tıslıyordu.Seksi bir tıslama ama.Ona pek de güçlü olmayan bir yumruk atıyorum,ellerimi daha fazla sıkıyor ve birbirine kavuşturuyor,biraz bekliyor ve ben ''leave me alone biiiitch'' diye bağırırken boynumu yalamaya başlıyor,ayaklarımla tekme atmaya çalışıyorum ama nafile.Adam benden daha uzun,daha kaslı ve artık adım Fatmacenk.Anahtarların kapıya girişi duyuluyor,Colin beni yalamaya devam ediyor,tişörtüm neredeyse inik ve bağırmaya devam ediyorum.Deniz kapıdan içeri giriyor ve halimizi görüyor.
Colin gülerek ona doğru bakıyor.''Ooops.Sorry.'' diyor sadece.Ben ise küfürler savuruyorum.Deniz mükemmel gülümsemelerinden birini atıyor ve ''Damn Cole,we agreed about boyfriends.You can't have mine and i can't have yours.But i can understand,he's soo fuckin'sexy.'' diyor.
Colin de ''Yes,he is.'' diye karşılık veriyor ve üstümden kalkıyor.Deniz ''We should talk.'' diyor ve mutfakta biraları buzdolabına koyarken konuşuyoruz.
''Bunu daha önceki erkek arkadaşıma da yaptı.Söz vermişti ama...niye neden yaptığını anlamadım.''
''Manyağın teki herhalde.''
''Hem de önde gideni.LSD bağımlısı,esrar da içiyor.Bir de içki tabii ki.40'larında ölmeyi hayal ediyor.Büyük bir olasılıkla da,gidici zaten.Kendine zarar vermeye bayılıyor,kafası kayık.''
''Vay,sana bakınca insan daha normal birilerini bekliyor.''
Bana daha da yaklaştı ve şöyle dedi,daha doğrusu fısıldadı:
''Benim hakkımda hiç bir şey bilmiyorsun.Muhtemelen gördüğün en tuhaf insanım ben.Bu durulmuş halim.Senin yaşındayken...ben de kırklarımda öleceğimi sanırdım.''
Sigarasından bir nefes çekti.Bana baktı ve gülümsedi.Sonra sarıldık.Saate baktım.
00:31
Hassiktir,yatmam lazım.Yarın okulu asamam.
''Yatağıma git.Colin'le biraz uğraştıktan sonra ben de geleceğim.''
İyi geceler öpücüğü veriyor ve beni yatağa yolluyor.Rüyamda,duşa girdiğimi ve sonra öldüresiye dövülmüş bir halde yanıma geldiğini görüyorum.Sabahın altısında alarm çalıyor.Onun sıcaklığına doyamıyorum,kalkmak istemiyorum.Ama kalkmak zorundayım.Çünkü kusacağım.Esrar çok pis bir şeeeey,kötü bir şeeeey....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder