1 Ekim 2011 Cumartesi

İlk Tanışmamız

Hikaye serilerinden tiksindiğimi söylemiştim en son ama yine başladım işte.Bu sefer daha erotik bişiler yazıyorum ergenliğin de etkisiyle,ama sakın benimle ilgili bir şey düşünmeyin.Karşınızda Fairytail…

Uykudan nefret ederim.İnsanlar uykudan çok zevk aldıklarını söyler ancak ben cesur bir insan olmama rağmen bu zevki tadamadım.Gördüğüm kabuslar başka kabusları da getirdi ve ben geceleri de yaşamaya başladım.Gecenin üçünde kalkmak olağan oldu bir süre sonra,ama kabuslar asla olağanlaşmadı,her zaman korkuttular beni.Ta ki o güne dek…
Mutlu Yüzler Kliniği.Ne kadar aldatıcı bir isim,değil mi? İsme güvenseniz de güvenmeseniz de,bir gün herkes gibi siz de buraya sürükleniyorsunuz,sizi acılar içinde doğuran insanın doğurduğuna değsin diye.Daha yumuşak bir deyişle,anne koruması.Kliniğe girdiğimde gözlerim kamaştı,bu kadar beyazı bir arada görmemiştim.Pencereyi de.Ve bitkiyi de.Kör olmuş bir şekilde sürüklendikten sonra(yine,haha)doktorun odasına girdim.Odanın içinde bir oda daha vardı,sanırım doktor içindeki odadaydı annemin konuştuğu dip boyası gelmiş ”sarışın” kadın ise sekreterdi.Kısa bir fiyat anlaşmasından sonra ”Yıldız Hanım sizi bekliyor.” mesajıyla odanın içindeki odanın yolunu tuttum.Açık kahverengi saçları,yuvarlak yüzündeki sevimli küçük gözleri ve aynı küçüklükteki ağzı onun Asyalı olduğunu düşündürüyordu,neredeyse 1.65 olan boyu da cabası.Böyle dalga geçtiğime bakmayın,benimle tanışmak için ayağa kalktığında çok utandım,aramızda 20 santim filan vardı ve bana bakmak için başını yukarı kaldırıyordu.Rahatsız edici tanışmamızdan sonra neden burada olduğumu sordu doğal olarak.”Uyuyamıyorum” dedim, ”5 senedir.”.Gözleri büyüdü,neden uyuyamadığımı ve bu kadar geç kaldığımı sordu.Ben de ona kabuslarımı anlattım ve ekledim, ”6 çocuğun ikincisi olarak öyle bir lükse yeni sahip oldum.”
Biraz düşündükten sonra ”Hmm,bu konuyu annenle özel olarak konuşmalıyım.Uykudan önce kahve içip içmediğini veya kaç saat önce yemek yediğini sormuyorum,seneler önce bunları bitirmiş olman gerekir.” dedi.Öyle de yapmıştım zaten.Sonra en korkunç kabusumu en ince ayrıntısına kadar anlatmamı söyledi,seçeneklerim bayağı fazlaydı ama ben ilkini seçtim.
Bir genç kızın tecavüze uğramasından bir farkı yoktu o rüyanın,kanlı,acılı ve travmatikti.Savaşın içinde kanlı bir çukur,çukurun içinde 11 yaşındaki bir çocuk.Annesinin bağırışını duyuyor,ona doğru gitmeye çalışıyor ama çukurdaki çamur ve kanın içerisinde kalakalıyor.O sırada koca çukurda yalnız olmadığını farkediyor çocuk,yanında bir de kadın var.Kadın çukurdaki kirden etkilenmemiş görünüyor.Teni bembeyaz,saçları kıpkırmızı parlıyor,gözleri ise şevkatle dolu.Annesine benzetiyor kadını ve sevgiyle sarılıyor.O sırada kollar birden sarmaşıklara dönüşüyor,kızıl saçlar boğazına sarılıyor.Boğuluyor çocuk,nefesi tükeniyor.Tam kısa hayatı sona erecekken son bir gayretle gözlerini açıyor.
Keşke daha hafif bir rüya seçseydim,kardeşimin Halka’daki kıza dönüştüğü olanı mesela.O rüyayı hatırlamak bile beni oracıkta boğdu,yine o kızıl canavarın kollarındaymış gibi nefessiz kaldım.Ama çok da pişman değilim,Yıldız hanım etkilenmiş gözüküyordu.Bilgisayarına bir kaç şey yazdı, ”Bu reçetedeki ilacı düzenli olarak almanı istiyorum,ayrıca bir sonraki randevumuza çocukluğun hakkında bir kaç satır istiyorum.” dedi.Ayrıca annemi çağırmamı söyledi.Reçeteye ilk baktığımda aklıma Osman Baydemir’in o ünlü sözü geldi, ”Hassiktir diyorum,hassiktir.”.
Eczanedeki stajyer kızın aklına da aynı söz gelmiş olacak ki reçeteyi oradaki bilgisayarın başına oturmuş Facebook’ta kız tavlayan amirine götürüp ”Yaşar abi bu ilacı yazmışlar ama doğru mu bilemem” diye sordu.Facebook faresi Yaşar başıyla onayladı ve ekledi ”Herkes için hayat günlük güneşlik değil Defnecim.”. Genellikle insanların kafayı bulmak için kullandıkları Xanax’ı alıp evin yolunu tuttuk.Değişik sayılabilecek bir olaydan sonra şimdi Facebook faresi olma sırası bendeydi.Komik videolara bak,arkadaşlarla muhabbet et,sevimli çocuklara göz kırp,eve gelen kardeşlerle uğraş filan derken bir günün daha sonu geldi.Genellikle gerilimli zamanlar olur benim için saat 12 suları ama şimdi yanımda güçlü bir uyutucu vardı.Her zamanki uyku ritüelinden sonra kafam kıyak bir şekilde başımı yastığa koydum.5 senedir ya kabus görmüştüm ya da kabussuz uyanmıştım,ama hiç rüya görmemiştim.
Gökyüzü parlıyordu,bütün yıldızlar bu ılık yaz akşamında kendini göstermişti.Çimlerin üstündeydim,kafamı sola çevirdim ve bir periyle karşılaştım.Platine çalan sapsarı saçları,kocaman mavi gözleri ve pembe dudakları vardı.Yine boğulmaktan korktum,geri çekildim.”Korkma,ben senin için buradayım.Seni hiç bir zaman incitmeyeceğim.” dedi ve bana sarıldı.Belimi saran elleri sıcacıktı,bu yaşadıklarıma inanamıyordum.Bu haplar gerçekten de şanına layıktı.Saçlarını okşadım ve sürekli odama girip tutkulu anlarımı berbat eden kardeşlerimin etkisiyle o pislik lafları söyledim.”Bunu yapamayız,ya biri bizi görürse? Öldürürler bizi.” ”Beni sen yarattın,bu güzel geceyi de.Senin yaratmak istemediğin salakların burada işi olamaz”,dedi.Pislik cümleye pislik cevap.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

1 Ekim 2011 Cumartesi

İlk Tanışmamız

Hikaye serilerinden tiksindiğimi söylemiştim en son ama yine başladım işte.Bu sefer daha erotik bişiler yazıyorum ergenliğin de etkisiyle,ama sakın benimle ilgili bir şey düşünmeyin.Karşınızda Fairytail…

Uykudan nefret ederim.İnsanlar uykudan çok zevk aldıklarını söyler ancak ben cesur bir insan olmama rağmen bu zevki tadamadım.Gördüğüm kabuslar başka kabusları da getirdi ve ben geceleri de yaşamaya başladım.Gecenin üçünde kalkmak olağan oldu bir süre sonra,ama kabuslar asla olağanlaşmadı,her zaman korkuttular beni.Ta ki o güne dek…
Mutlu Yüzler Kliniği.Ne kadar aldatıcı bir isim,değil mi? İsme güvenseniz de güvenmeseniz de,bir gün herkes gibi siz de buraya sürükleniyorsunuz,sizi acılar içinde doğuran insanın doğurduğuna değsin diye.Daha yumuşak bir deyişle,anne koruması.Kliniğe girdiğimde gözlerim kamaştı,bu kadar beyazı bir arada görmemiştim.Pencereyi de.Ve bitkiyi de.Kör olmuş bir şekilde sürüklendikten sonra(yine,haha)doktorun odasına girdim.Odanın içinde bir oda daha vardı,sanırım doktor içindeki odadaydı annemin konuştuğu dip boyası gelmiş ”sarışın” kadın ise sekreterdi.Kısa bir fiyat anlaşmasından sonra ”Yıldız Hanım sizi bekliyor.” mesajıyla odanın içindeki odanın yolunu tuttum.Açık kahverengi saçları,yuvarlak yüzündeki sevimli küçük gözleri ve aynı küçüklükteki ağzı onun Asyalı olduğunu düşündürüyordu,neredeyse 1.65 olan boyu da cabası.Böyle dalga geçtiğime bakmayın,benimle tanışmak için ayağa kalktığında çok utandım,aramızda 20 santim filan vardı ve bana bakmak için başını yukarı kaldırıyordu.Rahatsız edici tanışmamızdan sonra neden burada olduğumu sordu doğal olarak.”Uyuyamıyorum” dedim, ”5 senedir.”.Gözleri büyüdü,neden uyuyamadığımı ve bu kadar geç kaldığımı sordu.Ben de ona kabuslarımı anlattım ve ekledim, ”6 çocuğun ikincisi olarak öyle bir lükse yeni sahip oldum.”
Biraz düşündükten sonra ”Hmm,bu konuyu annenle özel olarak konuşmalıyım.Uykudan önce kahve içip içmediğini veya kaç saat önce yemek yediğini sormuyorum,seneler önce bunları bitirmiş olman gerekir.” dedi.Öyle de yapmıştım zaten.Sonra en korkunç kabusumu en ince ayrıntısına kadar anlatmamı söyledi,seçeneklerim bayağı fazlaydı ama ben ilkini seçtim.
Bir genç kızın tecavüze uğramasından bir farkı yoktu o rüyanın,kanlı,acılı ve travmatikti.Savaşın içinde kanlı bir çukur,çukurun içinde 11 yaşındaki bir çocuk.Annesinin bağırışını duyuyor,ona doğru gitmeye çalışıyor ama çukurdaki çamur ve kanın içerisinde kalakalıyor.O sırada koca çukurda yalnız olmadığını farkediyor çocuk,yanında bir de kadın var.Kadın çukurdaki kirden etkilenmemiş görünüyor.Teni bembeyaz,saçları kıpkırmızı parlıyor,gözleri ise şevkatle dolu.Annesine benzetiyor kadını ve sevgiyle sarılıyor.O sırada kollar birden sarmaşıklara dönüşüyor,kızıl saçlar boğazına sarılıyor.Boğuluyor çocuk,nefesi tükeniyor.Tam kısa hayatı sona erecekken son bir gayretle gözlerini açıyor.
Keşke daha hafif bir rüya seçseydim,kardeşimin Halka’daki kıza dönüştüğü olanı mesela.O rüyayı hatırlamak bile beni oracıkta boğdu,yine o kızıl canavarın kollarındaymış gibi nefessiz kaldım.Ama çok da pişman değilim,Yıldız hanım etkilenmiş gözüküyordu.Bilgisayarına bir kaç şey yazdı, ”Bu reçetedeki ilacı düzenli olarak almanı istiyorum,ayrıca bir sonraki randevumuza çocukluğun hakkında bir kaç satır istiyorum.” dedi.Ayrıca annemi çağırmamı söyledi.Reçeteye ilk baktığımda aklıma Osman Baydemir’in o ünlü sözü geldi, ”Hassiktir diyorum,hassiktir.”.
Eczanedeki stajyer kızın aklına da aynı söz gelmiş olacak ki reçeteyi oradaki bilgisayarın başına oturmuş Facebook’ta kız tavlayan amirine götürüp ”Yaşar abi bu ilacı yazmışlar ama doğru mu bilemem” diye sordu.Facebook faresi Yaşar başıyla onayladı ve ekledi ”Herkes için hayat günlük güneşlik değil Defnecim.”. Genellikle insanların kafayı bulmak için kullandıkları Xanax’ı alıp evin yolunu tuttuk.Değişik sayılabilecek bir olaydan sonra şimdi Facebook faresi olma sırası bendeydi.Komik videolara bak,arkadaşlarla muhabbet et,sevimli çocuklara göz kırp,eve gelen kardeşlerle uğraş filan derken bir günün daha sonu geldi.Genellikle gerilimli zamanlar olur benim için saat 12 suları ama şimdi yanımda güçlü bir uyutucu vardı.Her zamanki uyku ritüelinden sonra kafam kıyak bir şekilde başımı yastığa koydum.5 senedir ya kabus görmüştüm ya da kabussuz uyanmıştım,ama hiç rüya görmemiştim.
Gökyüzü parlıyordu,bütün yıldızlar bu ılık yaz akşamında kendini göstermişti.Çimlerin üstündeydim,kafamı sola çevirdim ve bir periyle karşılaştım.Platine çalan sapsarı saçları,kocaman mavi gözleri ve pembe dudakları vardı.Yine boğulmaktan korktum,geri çekildim.”Korkma,ben senin için buradayım.Seni hiç bir zaman incitmeyeceğim.” dedi ve bana sarıldı.Belimi saran elleri sıcacıktı,bu yaşadıklarıma inanamıyordum.Bu haplar gerçekten de şanına layıktı.Saçlarını okşadım ve sürekli odama girip tutkulu anlarımı berbat eden kardeşlerimin etkisiyle o pislik lafları söyledim.”Bunu yapamayız,ya biri bizi görürse? Öldürürler bizi.” ”Beni sen yarattın,bu güzel geceyi de.Senin yaratmak istemediğin salakların burada işi olamaz”,dedi.Pislik cümleye pislik cevap.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder